30 Mayıs 2014 Cuma
29 Mayıs 2014 Perşembe
Yanında yaşlanacağım bir adam arıyorum
Yanında yaşlanacağım o adamı arıyorum. Belki o da yanında yaşlanacak bir kadın arıyordur diye, çıktım yola, o adamı arıyorum.
Çok büyük hayallerim yok işin açıkçası, zaten olsa ne olur? Hayalin kendi büyük olduğunda, gerçeği de onunla bir olmuyor; yani çoğu zaman…
Hani derlerdi ya eskiler, boyu boyuma, huyu da huyuma yakın olsun yeter. Bende sevdiğim özelliklerden onda da varsa, yuvarlanır gideriz işte, zaten ömür dediğin ne kadar?
Yanında yaşlanmaya değecek kadar güzel bir yürek arıyorum. Başımı kollarıyla göğsü arasında bir yere dayadığımda, duyduğum kalp atışından bir melodi bulacak kadar sevebileceğim biri olsun diyorum.
Sıkıntı hayatın bir parçası, her zaman sınırsız mutlu olmaz insan. O yüzden sıkıntıları da el ele vererek atlatabileceğim bir adam arıyorum. Sahip olduklarının değerini bilecek birini arıyorum, sahip olduklarıyla değerlenenleri değil!
Yan yana sıkılmadan durabileceğim bir adam arıyorum, hem de uzun yıllar hiç sıkılmadan. Okuduğum kitabı tartışabileceğim, izlediğimiz filmi eleştirebileceğim, aynı fikirde olmadığım ama aynı çizgide olduğum o adamı arıyorum.
Para da bitiyor vakti gelince, yakışıklılık, güzellik de ama bir tek insani yanı bitmiyor bakışların, vefa, dostluk, hürmet bitmiyorsa, bitmiyor sevgiler. İçinde vicdan taşıyan bir adam arıyorum.
Zaten defalarca kırıldığım ve her seferinde yeniden başladığım şu kalp yolculuğunda, artık beni kırmaktan çekinecek ve en az benim kadar yorulmuş bir adam arıyorum.
Üstüne titrediğimde şımarıp kaçmayacak, minneti olan, taviz veren, kıymet bilen, biraz da görmüş geçirmiş, hani şöyle ham olmayan bir adam arıyorum.
Büyük servet peşinde başkaları koşsun; benim balkonlu bir evde iki kahve, bir de sağlıkla geçecek günler hayalim var. Ben yoldan geçerken beni düşünerek bir papatya koparıp getirecek adama, doğum günümde 100 gül yollayandan daha fazla saygım var.
Ben de o kadınlardan değilim, çarkın içine girip kirlenmeden yürüdüm. O da o adamlardan olmasın, hayatın içinde mümkünse kalbi temiz kalsın. Benim hayalimde, sevilmeyi hak eden bir adam var. Eğrisi, doğrusu, hatalarıyla; eğrim, doğrum, hatalarımla, çok seveceğim ve yanında yaşlanmak isteyeceğim bir adama hasretim var.
Gelirse ne ala, gelmezse… Her düş gibi bu da başka bahara….
28 Mayıs 2014 Çarşamba
Hiç Kimseyi Bekleyen Kadınlar
Aşk hakkında en güzel düşlerden biridir doğru adamı beklemek ama aşkın en büyük düşü, belki de en büyük yanılgısıdır. Doğru adamı, ruh ikizinizi, beyaz atlı prensi veya hiç kimseyi beklersiniz.
En acısı hiç kimseyi beklemektir çünkü hiç kimsenin içinde hem doğru adam, hem ruh eşi, hem beyaz atlı prens saklıdır. Hiç kimseyi bekleyenin yürek kırgınlığı öyle çoktur ki; büyüklüğünden görülmez!
Bay Yanlış’ın peşinden bir ömür gidenlerden daha çok acıtır yüreğimi hiç kimseyi bekleyenler çünkü onlar beklediklerinin bile farkında değillerdir. Küskünlükleri, gururları, kırgınlıkları ve ümitsizlikleri yüreklerinin üstünü kapladığından, aşka inanmadıklarını zannederler.
Hiç kimseyi bekleyen, pardon beklemeyen kadınların çoğu, daha önce en az bir kere şöyle sağlam bir aşkın eteklerinde kör kütük savrulup acı çekmişlerdir. Güçlü, dirayetli, sert ve taştan ekmek çıkartan kadınlardır. Acılarını, kederlerini, gözyaşlarını yüzlerinde göremezsiniz.
Onlar pek çoğuna göre kırılmaz kabuklar, geçilmez duvarlarla çevrilmişlerdir ve her şekilde başlarının çaresine bakabilirler. Kimse onların bir erkeğin yanında sokak kedisine dönüşeceğini tahmin edemez. Onların kırılması, bükülmesi, incinmesi zordur çünkü onlar dayanıklıdır.
Oysa pek çoklarının yanılgısıdır bu! Hiç kimseyi bekleyen kadınların yürekleri, başkalarından daha yumuşak, daha kırılgan ve hassastır. Onların sevdası da, belası da büyüktür.
Mutlaka daha önce denemiş, direnmiş, ellerinde ve yüreklerinde ne varsa ortaya dökmüşlerdir ve uğruna baş koydukları o sevda muhtemelen en değmeyecek adama denk gelmiştir. O yüzden kırgın ve yorgunlardır. Ağırlarına gitmiştir öylesine inandıkları bir aşktan kovulmak, vazgeçmişlerdir.
Hiç kimseyi bekleyen kadınların ardından giden adamların yanılgısı ise; onların aşka aşık olduklarını görememeleridir. O kadınların gözbebeklerinde sevda gizlidir ve en çok onlar aşkı sunmaya gönülden niyetlidir. Sadece bunu hatırlamaları gerekir.
Bir gün gerçekten bir baba yiğit gelir, hiç kimseyi bekleyen bir kadının kolundan tutar, yüreğinin bahçesine götürür, baş tacı eder oturtur. İşte o zaman krallık serilir önüne, o kadının yerini aşkın oku alır ve sevginin en güzel çiçekleri o bahçede açar. Yeter ki birisi, hiç kimseyi bekleyen kadınların aslında en çok bekleyen olduğunu anlayabilsin!
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte....
Mesela bir barikatta döğüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil..
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istersen dünyadan ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil...
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte yani yürekte....
Mesela bir barikatta döğüşerek
Mesela Kuzey Kutbu'nu keşfe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak ta ayıp değil Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil..
Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istersen dünyadan ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden
Tahir olmak ta ayıp değil
Zühre olmak ta
Hatta sevda yüzünden ölmek te ayıp değil...
27 Mayıs 2014 Salı
26 Mayıs 2014 Pazartesi
Sevgi Üzerine
Sevgi, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Her insan hayatı boyunca çok sevdiği, güvendiği, yakın hissettiği kişilerle birlikte olmak ister. Allah'ın verdiği nimetlerin birçoğu, asıl değerini, gerçek sevgilerin ve dostlukların yaşandığı ortamlarda bulur.
Örneğin, gördüğü güzel bir manzaradan zevk alan bir insan, duyduğu heyecanı sevdiği biriyle paylaşmak ister. Aynı şekilde en muhteşem ziyafet sofrası ya da en güzel, en şatafatlı ev bile, tek başınayken bir insana çok fazla çekici gelmeyebilir.
Çünkü Allah insan fıtratını, sevmekten ve sevilmekten zevk alacak,dostluktan ve yakınlıktan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Kuran ahlakını yaşayan insanlarla birarada olmak, onlarla dostluğu ve sevgiyi yaşamak ise, iman eden bir insana birçok nimetten çok daha fazla zevk verir.
24 Mayıs 2014 Cumartesi
Üzülme' der Mevlana
'Üzülme' der Mevlana ve;
"Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa
iki kanatlı olursun;tek kanatla uçulmaz zaten.Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle kirini, tozunu alır,niye kederlenirsin?
Taş taşlıktan geçmedikçe, parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmayı dileyen taş,ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır.
"İNSANDA GÜZEL OLAN YÜZDÜR, YÜZDE GÜZEL OLAN GÖZDÜR, AMA İNSANI İNSAN YAPAN AĞZINDAN ÇIKAN SÖZDÜR"
Üzülme Der Mevlana.. "Kaybettiğin Herşey Bir Gün Başka Surette Geri Döner"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)