27 Ekim 2014 Pazartesi

Yorgunum



Şimdi kaburgaları kırılıyor tüm hayatımın

İçeride ne varsa kan revan

Düşler boş bir boğazdan geçiyor

Kimlikler emanet

Yüzlerde solgun maskelerden geriye kalan

İki dudak arası mesafesi

Mırıldanıyorum öylece

''Yorgunum''

Ve sukût…




Ve sukût…  Sukût..

Tefekküre duran derviş gibi narin;
Sızı ince;
Yara derin…

Hz.Mevlana


Anladım ki susmak bir cüsse işi




Anladım ki susmak bir cüsse işi…
Derin denizlerin işi…
Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar…

Derin denizlerin sükutu büyüler beni
İçimi bir heybet hissi kaplar
Benliğimi hasret duyguları istila eder
Kalbim ürperlerle dolar
Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana
Göklerin suskunlugu da öyle
Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep
Sükut her zaman daha manalı, daha derindir

Kalbe sözden çok sükuttan manalar akar
İnsan evrendeki sükutu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı
İnsanlar sükutun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konusacaklardı
Ve ses, sükutun heybetini bozamayacaktı
Konuştuğum zamanlar hep acze düşmüşümdür de ondan kelama sarılmışımdır
Evrendeki her varlıkta sükutu bir süs, bir hikmet olarak algılamışımdır
Sözü ise ancak bir zaruret

Hep derin denizler kadar heybetli bir sükut dinledim ondan
Sanki durgun ve derin bir ummanın kıyısına varmıştım
Derinliklerinde gönül ve hikmet incilerinin gülümsediği bir deniz bulmuştum
Hayatın hiç bir kasırgası, hadiselerin hiç bir fırtınası onu dalgalandıramıyordu
O denize imrendiğim an, gözlerim şu mısralara takılmıştı:

Gittim, gittim, denizin sınır yerine vardım
Halin bana da geçsin! diye ona yalvardım
Bir çılgın vesvesede içim didiklense de,
Olaydım o cüssede, O’nun gibi susardım

Gercekten de öyle olmustu Sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım
O zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi Derin denizlerin işi
Sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar
Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her sey susuyor
Anladım ki susan her şey derin ve heybetli…

Şems Tebrizi

20 Ekim 2014 Pazartesi




 Gönül dedi: Ben neyim ki, bir damla sadece; Ben nerde, görmediğim koca deniz nerde! 

Böyle diyen gönül denize kavuşunca Baktı kendinden başka
 şey yok görünürde...''
Ömer Hayyam


Gel




Kimsenin hikayesi daha acıklı değil kimseninkinden.
Herkes hızla yaralanır, tam da aynı yerden..
Birilerinin uysallaştıramadığı kızgınlıkları vardır,
Birileri kırıldıkça keskinleşir.
Birileri ışıklarını söndüremez geceleri, korkaklığından..
Birilerinin gözü karadır,
İpin ucunu bırakır dik bir uçurumdan sallanırken.
Yaşamak güzeldir, eğer bir ölüysen ! 
Herkesin içinde bir parça özlem kalır, dün de bıraktığına.
Kimileri büyük telaşlara kapılır.
Kimileri için önemini yitirir kapıyı kimin vurduğu suratına.
Kimileri kaybetmiştir. Ve bence savaşmış olmak, kazanmış olmaktan daha mühimdir.
Çünkü tarih, kaçanların değil vurulanların adını ezbere bilir... 
Bazıları vazgeçmiştir aramaktan,
Bazıları bulduğunun farkında değildir.
Bazıları kaybolmuş gibi hisseder,
Bazıları geri döner yolun yarısından.
En baştan başlamaya kiminin hali yoktur, vakti kalmamıştır kiminin. 
Bazıları çekip gitmek ister,
Bazıları mutlu sonlara inanmayı seçer.
Herkesin vardır kıyamet ilan ettiği günler. 
Bunları boşver !
Ben seni özledim,
Gel..

9 Ekim 2014 Perşembe

Abdal - Ervah-ı Ezelden



ervah-ı ezelde levh-i kalemden
bu benim bahtımı kara yazmışlar
bilirim güldürmez devr-i alemden
bir günümü yüz bin zara yazmışlar
dünyayı sevenler veli değildir
insanoğlu gamdan hali değildir
canı terk edenler deli değildir
her birini bir efkara yazmışlar
nedir bu sevdanın nihayetinde
yadlar gezer yarın vilayetinde
herkes diyarında muhabbetinde
bilmem bizi ne civara yazmışlar
bilmem tecelli mi yoksa ki
olaydım dünyada ikbali yaver
el etsem sevdiğim acep kim neder kader
beni bir vefasız yara yazmışlar
azanlar leyla'yı mecnun kitabın
Sümmani'yi bir kenara yazmışlar