Ne varsa aşka dair önüne sersem, hiçbir zaman sana yetmeyecek ve hep daha fazlasını isteyecek bir oburlukla bakıyorsun.
Seni sevmek kolay mı sanıyorsun? Hangi dilde karşılığı var ki; kendini çok sevdiğini sanan ama hiç sevmeyen bir insana sevdayı kelimelerle açıklamanın?
Her gece, yarın sabah uyandığımda sen başka bakabil dünyaya diye dua ediyorum. Dua ediyorum çünkü sadece karanlıkta görmeye alışmış bir yüreği güneşe döndürmeye gücüm yetmiyor, yoruluyorum.
Hep bir sonraki hatanı kuruyorum içimden, ne yapabileceğine dair senaryolar hazırlıyorum söylediğin üç kelimeden, sessizliğinden, bir el hareketinden veya bazen sadece sabah işe giderken verdiğin öpücükten. Bunun ne büyük bir ıstırap olduğunu biliyor musun?
Her gün bu ilişkiyi ayakta tutmak ve tıpkı seni bir bebek gibi, iyiler dünyasına döndürmek için, kendimden, ömrümden bu kadar çok taviz vermenin kadar zor olduğunu biliyor musun?
Elbette bilmiyorsun! Tıpkı güzel doğan ve hep el bebek büyütülen bir kız çocuğunun, çirkin biri olmanın ne demek olduğunu bilmediği gibi. Her zaman dört ayak üstüne düşen ve hayatında hep ona yardım eden insanlarla çevrili olan birinin, şanssızlığın ne olduğunu bilmediği gibi…
Ancak bir yandan diyorum ki; acaba bu da benim ağır yolculuğum mu? Çünkü bir insanın ömrünü bu kadar boşa harcaması, üstelik buna hiçbir mecburiyetinin olmaması, mantıksız değil mi? Seni sevmekten başka hiçbir bahanem yokken, üstelik bu bahaneleri oluşturan nedenler de her gün azalıyorken, burada niye durduğumu kendime açıklayamıyorum.
Bunca mücadelenin ve seni bildiğim doğrulara döndürmenin her yolunu denemenin ardından, bir karar vermeliydim. Ya ömrümü sana amaçsızca hediye edip, boşa akıp gitmesini izleyeceğim; ya senin de bu kaderle doğduğunu kabul edip, kendi yolunda yürümene izin vereceğim.
Ancak bildiğim bir şey var: Bu saatten sonra hem yanında durup, hem şikayet etmek, sadece ahmaklıktır!
C.Ü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder